🐠 Yusuf Ziya Ortaç Rüya Şiiri
9rMmpI. 0025 Son Güncelleme 0025 TAKİP ET Türk Edebiyatının en önemli mizah yazarlarından biri olan Yusuf Ziya Ortaç'ın ölümünün 54'üncü yılında çeşitli anmalar düzenleniyor. Beş Hececiler grubundan olan Yusuf Ziyar Ortaç 71'inci yaşında yaşamını yitirmişti. Peki, Yusuf Ziya Ortaç kimdir? İşte, usta şair Yusuf Ziya Ortaç'ın yaşam öyküsü... YUSUF ZİYA ORTAÇ'IN HAYATI Yusuf Ziya Ortaç 23 Nsan 1895 yılında İstanbul’da doğmuştur. İstanbul Vefa İdadisi’nde okuduktan sonra lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Ortaç, ilk olarak 1914 yılında, Kehkeşan dergisinde ilk şiiri yayınlandı. Yusuf Ziya Ortaç sonraki yıllarda Rıza Tevfik Bey ve Ziya Gökalp ile tanıştı. Gökalp’in tavsiyesi ile hece vezni şiir yazmaya başladı. Bu türde yazdığı ilk şiir ise Gecenin Hamamı’dır. 1915 yılında liseden mezun olan Ortaç, edebiyat öğretmeni olmuştur. Öğretmenlik yıllarında bir yandan da edebi faaliyetlerini sürdüren şair, pek çok şiir yayımladı. 1918 yılında, Sedat Simavi’nin çıkardığı Diken dergisinde “Çimdik” takma adı ile mizahi yazılar yazdı. 1919 senesinde ise mizahi manzumeler içeren Şen Kitap; kahramanlık, vatan sevgisi üzerine sekiz şiir içeren Şairin Duası ile Aşıklar Yolu adlı şiir kitaplarını, 1920’de Cenk Ufukları adlı şiir kitabını yayımladı. Yusuf Ziya Ortaç aynı zamanda tiyatro eserleri de yayımladı. Binnaz adlı üç perdeli trajedi 7 Nisan 1917’de Darülbedayi sahnelerinde oynandı. 1928 yılının Nisan ayında Yedi Meşale adlı bir kitap çıkararak sanat hayatına giren gençleri bir arada tutmak ve yüreklendirmek üzere Meş’ale adlı sanat ve edebiyat dergisini çıkardı. Dergi, aynı yıl 1 Temmuz - 15 Ekim tarihleri arasında yayımlandı. Yeni harflerin kabulünün ardından dergi dağıldı. 1950 sonrasında, şiirden daha çok ağırlıklı olarak, mizah, gezi, anı ve biyografi türlerinde yazdı. 1962’de Bir Rüzgâr Esti adlı şiir kitabını yayımladı. 11 Mart 1967’de İstanbul’da hayatını yitirdi. Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
YUSUF ZİYA ORTAÇ 1895-1967 Türk şair, roman ve oyun yazarı, gazeteci, siyaset adamı. Türk ulusal edebiyatının geçirdiği en önemli değişim sürecinde, aruz vezniyle başladığı şiir çalışmalarını, Milli Edebiyat hareketinin etkisinde kalarak hece veznine çevirmiş ve "Beş Hececiler" olarak anılan şairler grubu arasında yer almıştır. Türkçenin sadeleşmesi için çabalamış, manzume ve düz yazılarında konuşma dilini kullanmıştır. Mizahi ve hicivsel yazılarının yanı sıra, tiyatro oyunu, roman, anı ve gezi türlerinde de çok değerli eserler kaleme almıştır. Yusuf Ziya Ortaç, 23 Nisan 1895 tarihinde, dünyaya geldi. Ortaöğrenimi için Vefa Lisesi'ne gönderildi. Lise yıllarında, Servet-i Fünunculardan etkilenerek, aruz vezniyle şiirler yazmaya başladı. İlk şiiri, 1914'te yayınlandı. 1915 yılında, edebiyat öğretmeni olmaya heveslenince, o zamanki adı Darülfünun-ı Osmani olan, İstanbul Üniversitesi tarafından açılan yeterlilik sınavına girdi ve kazandı. İstanbul'da çeşitli okullarda, öğretmenlik görevini sürdürürken, edebi faaliyetlerine ağırlık verdi. Milli edebiyat akımıyla gelişen, öz değerlere geri dönüş düşüncesini benimsedi ve bu anlamda, ağır dille yazılan, sistematik kalıpları olan aruz veznini terk etti. Hece vezniyle, günlük konuşma dilinde, sade, fakat akıcı şiirler kaleme almaya başladı. Genelde 11'lik ve 14'lük kalıplar kullandıysa da, farklı türde denemeler de ortaya koydu. Orhan Seyfi Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel, Enis Behiç Koryürek ve Halit Fahri Ozansoy'dan oluşan, "Hecenin Beş Şairi"nden Beş Hececiler biri oldu. Sosyal konulara ağırlık veren, lirik manzumelerinin yanı sıra, başarılı tiyatro oyunları da yazdı. 1918'de sahneye konulan "Binnaz" adlı oyunu, Türk tiyatrosunun gelişimine büyük katkı sağlayan, oldukça başarılı bir eserdi. Aynı yıl, kısa bir süre, "Şair" isimli bir şiir dergisi çıkardı. Türk Yurdu, Servet-i Fünun ve Büyük Mecmua gibi dergilerde pek çok şiiri yayınlandı. 1916'da, şiirlerini bir kitap altında toplayan şair, "Akından Akına" isimli ünlü manzume kitabını çıkardı. Sonrasında, Diken adlı dergide mizahi yazılar yazmaya başlayan Ortaç, dönemin traji-komik edebi ve sosyal gelişmelerini alaya aldı. 1919'da, bir mizah kitabı olan Şen Kitap’ı çıkardı. Aynı yıl, "Latife" adlı bir de piyes yazdı. Ardından, diğer bir hececi arkadaşı Orhan Seyfi Orhon'la birlikte, Türk edebiyat tarihinin en uzun soluklu dergisi olan "Akbaba"yı yayın hayatına kazandırdılar. İlk defa, 7 Aralık 1922 günü yayımlanan Akbaba, önceleri ayda iki defa; sonradan haftalık olarak basılmaya başlandı. Dergi, 55 yıllık yayım hayatı boyunca, gerek tasarım, gerekse üslup açısından, Türk dergicilik anlayışında birçok yeniliğe imza attı ve siyasal olayların kara mizahını yaptı. Değişen, yenilenen düşüncenin sesi olarak, monarşi yanlısı ve milli mücadele karşıtı Refik Halit Karay'ın "Aydede"sinin karşısında yükselen değerlere ev sahipliği yaptı ve zamanla aynı kadroyla; fakat farklı söylemlerle onun yerini aldı. Kemalizm’in, bağımsız bir devletin ve Cumhuriyetin en koyu savunucusu haline gelerek, karşıt görüşleri ve bunları dile getirenleri alaya aldı. Orhan Veli Kanık'ın ön ayak olduğu "Garipçiler" akımını kıyasıya eleştiren Ortaç ve Orhon, bu akımın etkisinde yazın faaliyeti gösterenlere "Bobstil" yakıştırmasında bulundu. Akbaba'nın en büyük handikabı ise, İstanbul'un modernleşen yaşam kültürünü konu etmesi, sadece bu şehri ve onun kültürel-sanatsal çehresini baz alması ve orta-üst düzey yaşam standardına sahip insanlara hitap eden bir dergi olmasıydı. Sütunlarını, dönemin pek çok yazarına açan dergi, edebi fikirlerin mizahi yansımasında serbest bir arena haline geldi. Türk edebiyatının çok sayıda genç yeteneğine bir nevi stajyerlik hizmeti verdi. Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, İbrahim Alaattin Gövsa, Muzaffer İzgü, Ercüment Ekrem Talu gibi birçok ismin, yeteneklerini sergileme fırsatını bulduğu ilk yayın organı oldu. Anadolu'nun sorunlarına kentsel bir bakış açısıyla yaklaşan Ortaç, cumhuriyetle birlikte, rejim yanlısı bir çizgide ilerledi. 1928 yılında, Latin harflerine geçilmesiyle birlikte, tirajının oldukça düşmesi nedeniyle derginin yayınına ara verdi. Siyasi çalkantıların yoğunlaştığı 30'lu ve 40'lı yıllarda da, Akbaba'nın basımına zaman zaman ara vermek zorunda kaldıysa da, ölümüne kadar neşriyatını sürdürdü. 1933 sonrasında yeni harflerle, yenilenmiş şekilde Babıali'ye geri dönen Akbaba, şairin ölümünün ardından, 1977 yılına kadar, oğlu Engin Ortaç tarafından çıkarılmaya devam etti. 1 Temmuz - 15 Ekim 1928 tarihleri arasında yayımladığı "Meşale" adlı dergide, Yedi Meşaleciler’e büyük umutlarla köşelerini açan Ortaç, söylevleriyle ihtilaf halinde olmaları nedeniyle dergiyi kapattı. Uzun bir aradan sonra, yine kitap çalışmalarına yönelen şair, 1938 yılında, "Bir Selvi Gölgesi" ve çocuk şiirlerinden oluşan "Kuş Cıvıltıları"nı yayınladı. 1946 seçimlerinde, Cumhuriyet Halk Partisi'nden seçimlere katıldı ve Ordu milletvekili olarak mecliste yer aldı. 1950 - 1954 arasında da mecliste görev yaptıktan sonra, siyasetten uzaklaştı. Zaman zaman roman türünde eserler de ortaya koyan Ortaç, "Kürkçü Dükkanı" 1931, "Şeker Osman" 1932, "Göç" 1943 ve "Üç Katlı Ev" 1953 gibi beğenilen romanlar kaleme aldı. 1950 sonrasında, şiirden ziyade, ağırlıklı olarak, mizah, gezi, anı ve biyografi türlerinde yazmaya başladı. Bu anlamda en bilinen eserleri, "Sarı Çizmeli Mehmed Ağa", "Portreler", "İsmet İnönü" ve "Bizim Yokuş"tur. 11 Mart 1967 günü, geçirdiği kalp krizi nedeniyle, İstanbul'da hayata gözlerini yuman Yusuf Ziya Ortaç, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi. Otuzdan fazla esere imza atan ünlü edebiyatçı, Türkçeyi sade, akıcı, yumuşak ve kuvvetli bir biçimde kullanmış; edebiyat çevrelerince "üslup ustası" şeklinde nitelendirilmiştir. ESERLERİ ROMAN Kürkçü Dükkanı 1931 Şeker Osman 1932 Göç 1943 Üç Katlı Ev 1953 ŞİİR Akından Akına 1916 Aşıklar Yolu 1919 Cenk Ufukları 1920 Yanardağ 1928 Bir Selvi Gölgesi 1938 Kuş Cıvıltıları çocuk şiirleri, 1938 Bir Rüzgar Esti 1952 OYUN Binnaz1919-Manzum Name1919 Kördüğüm 1920 Latife 1919 Nikahta Keramet 1923-Manzum MİZAH Şen Kitap 1919 Beşik 1943 Ocak 1943 Sarı Çizmeli Mehmed Ağa 1956 Gün Doğmadan 1960 GEZİ-ANI-BİYOGRAFİ İsmet İnönü 1946-Biyografik Roman Göz Ucuyla Avrupa 1958-Gezi Portreler 1960-Edebiyat Basın Anıları Bizim Yokuş 1966- Edebiyat Basın Anıları Şiirlerinden ÖrneklerAnahtarKoşmaRüya
1 Yusuf Ziya Ortaç Eski Ev Köşede altın oymalı Edirne kavukluğu, Üstünde çeşm-i bülbül sürahi Yıldız Serpintili mavi bir buğu... Birinde kallavisini dinlendirmiş asırlar, Öbürünün ışık göğsünde Geceler dolusu sırlar!.. Duvarlarda iki kılıcın gümüş çaprazı, Sene 1053 amel-i Şahin Usta Üstündeki talik yazı... Çeliğine su vermiş kral kellelerinin kanı, Bir vuruşta parçalanmış Kim bilir kaç şövalyenin kalkanı!.. Raflarda Beykoz işlerinin ışıl ışıl hevengi, Ve sedirler üstünde has bahçeler açan Üsküdar çatmalarının ateş rengi... Islak gözlü cariyeler uzanırmış onlara, Ve kafeslerin ardından bakarlarmış Yelkenleri zafer dolu kalyonlara!... Şair Yusuf Ziya Ortaç Yusuf Ziya Ortaç Eski Ev Şiiri Dinle - Birinde kallavisini dinlendirmiş asırlar,Öbürünün ışık göğsünde Geceler dolusu sırlar!..
Yusuf Ziya Ortaç Şiirleri Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam,Açsam göğün mavi samanyolundan geçip dolaşsamYıldızların altın yapılarını!Dolansa boynuma ışıktan kollar,Açsa esrarını gök perde perdeKayıp sesleri duysam yeniden,Kaybolan yüzleri görsem göklerde!…-2-Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam,Toprak kilidini açsam dünyanın,Çözsem düğüm düğüm muammasınıÖlüm denen sonsuz, büyük rüyanın!Gelse bahçe bahçe mevsimler dile,Ağaçlar, çiçekler konuşsa birazKimdir şu dallarda kızıl gülleriBöyle alev alev yakan sihirbaz!Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam,Ne yıldızlar için, ne güller için!Alnı eşiğinde bekleyenlereAçılmak bilmeyen gönüller için!BirGünKavuşmak bir gün toprağa,Bir bahar cümbüşü olmak,Dört mevsimde ayrı ayrıTabiatın düşü olmak…Bir buluttan düşen yağmur,Bir yıldızdan damlayan nur,Bir yeşil yaprakta huzur,Bir gonca gülüşü olmak…Yazın savrulmak harmanda,Kışın şahlanmak ummanda,Fecre karşı bir ormanda,Bir kuşun ötüşü olmak…Yusuf Ziya Ortaç ŞiirleriEski EvKöşede altın oymalı Edirne kavukluğu,Üstünde çeşm-i bülbül sürahiYıldız Serpintili mavi bir buğu…Birinde kallavisini dinlendirmiş asırlar,Öbürünün ışık göğsündeGeceler dolusu sırlar!..Duvarlarda iki kılıcın gümüş çaprazı,Sene 1053 amel-i Şahin UstaÜstündeki talik yazı…Çeliğine su vermiş kral kellelerinin kanı,Bir vuruşta parçalanmışKim bilir kaç şövalyenin kalkanı!..Raflarda Beykoz işlerinin ışıl ışıl hevengi,Ve sedirler üstünde has bahçeler açanÜsküdar çatmalarının ateş rengi…Islak gözlü cariyeler uzanırmış onlara,Ve kafeslerin ardından bakarlarmışYelkenleri zafer dolu kalyonlara!..Giden Gelmezİşittim ki, benim için ağlıyormuşsun,Hala adım düşmüyormuş dudaklarından!Geçenlerde bir yolcudan beni sormuşsun,Metruk, ıssız bir manastır gibiymiş odan!Çamlıklarda tek başına geziyormuşsun,Gözyaşların anıyormuş eski günleri…Ümidini siyah ufuklarda yormuşsun,Sanmışsın ki, giden günler gelecek geri!Artık ela gözlerinin altı çürümüş,Bahçemdeki kuşlar gibi susmuş kahkahan!Kalbin bir dal mevsimin hüznü bürümüş…Akşamları son yolcular geçerken kırdanNazarların dalıyormuş, yıllardan beriBir seyyahın bekleniyor gibi haberi! Yusuf Ziya OrtaçKoşmaBir daha o fırsat geçer mi ele?Dün gördüm, bugün de göresim geldi!Gülüşü o kadar hoştu ki hele,Lebinden koncalar düresim geldi!Hem küçük, hem güzel, hem de utangaçtı,Gözleri gözümden daima kaçtı,Saçları ne güzel, ne ipek saçtı,Öpüp okşayarak öresim geldi!Yüzü benziyordu bahar ayına,Kaşları can yakan aşkın yayına,Hasretle kapanıp hâk-i pâyına,Yüzümü, gözümü süresim geldi!RüyaGök dibinde havuzunSularda ellerimizBütün emellerimizAnlaştı uzun uzunSular soğuk bir ışık,Bakıyoruz havuza;Suda omuz omuzaİki gölge karışık!Bir kırık ay havuzdaAğır ağır şafakla dolduGün doğdu ufkumuzda Bu blogdaki popüler yayınlar Kürşat Juan – Alayına Şarkı Sözleri Kürşat zirveye yakın baya Tahtlarınız hazır mı yıkılmaya Çok gerekli sizlere akıl baya Gerek yok kasıntı takılmaya. Yap kavgayı ol şöhret Buse Yap primini ol şöhret … Değiştir manita ol şöhret … Değişti artık yok böyle. Aklıma takıldı bu önemli jaweed Kameraman mısın fenomen mi ? Aklıma takıldı bu önemli ece Jambon mu yoksa menemen mi ? İkizler dikizler Biz yaparız ikilterde izler Artık zirvelerde bizde Herkes sıkılmıştı sizden. Dedim boş koy alayına alayına Canım çok zor alışıyor bu duruma Dedim boş koy alayına alayına Ulan berke başlatma lan olayına. Bitti hepsinin pili bitti Bomba patlıyor dinamitli Çakma barbieler yeni bitti Naber lan spagetti Naber ? Kalitem piyasanın üzerinde Pumalar her zaman üzerimde Satarsın dostunu bir şekilde Olur tüm gözler üzerinde Yaren Tekrar tekrar bizi yorma Cellat mellat geziyorlar Yaptığın her şeyi biliyorlar Cerencim masum kızı oyna. Gözünüz var tahtımızda Ama hiç yok şansınızda Konuş konuş d Yiğit & Aysude – Belki de Şarkı Sözleri Nasıl anlatsam bilmem Kelimeler seçemem Gözlerin yine üzerimdeyse Gidemem Sana şarkılar söyler hatta susmayı hiç denemem Başka bir yol göremem Senden gayrı bir yol gidemem Belki de yarımsın Sen benim Belki baharımsın En güzel anımsın Hatta en deli yanımsın Sen beni tanırsın Sevgilim Ben buna kapıldım Bulutlar alsın rengini Sen benim bu kalbe yazımsın Benden kaçmazsan gitmem Kimselere söz etmem Kıskanırken seni herkesten ben lütfen Ne yollar aştım hem Bilir misin gelirken Başka bir yol çizemem Senden başka bir son dilemem Belki de yarımsın sen benim belki baharımsın En güzel anımsın hatta En deli yanımsın Sen beni tanırsın sevgilim Ben buna kapıldım Bulutlar alsın rengini Sen benim bu kalbe yazımsın Çörek Otunun Besin Değerleri Çörek Otunun Besin Değerleri Nelerdir ? Çörek Otu Kaç Kalori ? Çörek Otunun Besin Değerleri 100 gr Kalori 375 kcal Karbonhidrat 44,2 Lif 10,5 Protein 17,8 Yağ 22,3 A Vitamini, 1270,0 C Vitamini 7,7 Kalsiyum 931,0 Demir 66,4 Diğer besinlerin kalori bilgilerini ve faydaları zararlarını öğrenmek için anasayfaya dönebilirsiniz. Keyifli Okumalar...
Anahtar – Yusuf Ziya Ortaç -1- Bulsam, bir sihirli anahtar bulsam, Açsam göğün mavi kapılarını. Bir samanyolundan geçip dolaşsam Yıldızların altın yapılarını! Dolansa boynuma ışıktan…Yusuf Ziya 0000 Gök dibinde havuzun Sularda ellerimiz Bütün emellerimiz Anlaştı uzun uzun Sular soğuk bir ışık, Bakıyoruz havuza; Suda omuz omuza İki…Yusuf Ziya 0000 Koşma – Yusuf Ziya Ortaç Bir daha o fırsat geçer mi ele? Dün gördüm, bugün de göresim geldi! Gülüşü o kadar hoştu ki hele, Lebinden…Yusuf Ziya 0000 Birgün – Yusuf Ziya Ortaç Kavuşmak bir gün toprağa, Bir bahar cümbüşü olmak, Dört mevsimde ayrı ayrı Tabiatın düşü olmak… Bir buluttan düşen yağmur, Bir…Yusuf Ziya 0000 Giden Gelmez – Yusuf Ziya Ortaç İşittim ki, benim için ağlıyormuşsun, Hala adım düşmüyormuş dudaklarından! Geçenlerde bir yolcudan beni sormuşsun, Metruk, ıssız bir manastır gibiymiş odan!…Yusuf Ziya 0000 Yusuf Ziya Ortaç – Hayatı ve Eserleri Yusuf Ziya Ortaç 1895’te İstanbul’da doğdu. 11 Mart 1967’de İstanbul’da yaşamını yitirdi. “Hecenin Beş Şairi” grubunun üyesi ve öncülerindendir. İstanbul…Yusuf Ziya 0000
yusuf ziya ortaç rüya şiiri