🪅 Saffat Suresinin 147 Ayetinin Fazileti

N8zh. Kuran-ı Kerim’in 37. suresi olan Sâffât Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 182 ayettir. Sâffât Suresi, Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali ve FaziletiSâffât suresinin anlamı nedir, Sâffât’ ne demek? Sâffât isminin anlamı ve kökeni nedir? Sâffât suresinin konusu nedir, neden bahsetmektedir? Sâffât suresini okumanın faziletleri nelerdir? Sâffât Suresi neden indirilmiştir? Sâffât Suresinin özellikleri nelerdir? Sâffât Suresi ne zaman ve niçin okunur? İşte Sâffât suresi okumanın fazilet ve faydaları…Sâffât Suresi Kuran-ı Kerim sure sıralamasına göre 37. suredir. Önceki sure Yasin suresi, sonraki sure ise Sâd SuresiHakkında BilgiSâffât Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 182 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “es-Sâffât” kelimesinden almıştır. Sâffât, sıra sıra dizilenler, saf saf duranlar anlamına ilk ayetinde geçen “saffât” kelimesinden almıştır. Saffât, “sıra sıra duranlar” anlamına gelmektedir. Saf tutmuş meleklere işaret eden ve kâinattaki güçlerden söz eden bu sure, Mekke dönenimin ortalarında, En’âm suresinden sonra inmiştir. Sure 182 resmi sırası itibarıyla 37., iniş tarihine göre ise 56. suredir. İlk üç ayette, saf tutmuş meleklere, bulutları sevk ve idare eden güce, zikri yapan dile yahut insana yemin edilerek Allah’ın bir olduğu gerçeği ortaya Suresi Arapça ve Latin Harf Okunuşu – Türkçe MealiBismillâhirrahmânirrahîmSâffât Suresi 1. Ayet Ves sâffati saffâsaffen. Ve saf bağlayarak huşû ile Allah’ın huzurunda saf halinde bulunanlara Suresi 2. Ayet Fez zâcirâti zecrâzecran. Toplayıp sevkedenlere sağ ve sol kanat velîlerine.Sâffât Suresi 3. Ayet Fet tâliyâti zikrâzikran. Zikrederek Kur’ân tilâvet edenlere okuyanlara andolsun.Sâffât Suresi 4. Ayet İnne ilâhekum le vâhıdvâhıdun. Muhakkak ki sizin İlâhınız, mutlaka Tek’ Suresi 5. Ayet Rabbus semâvâti vel ardı ve mâ beynehumâ ve rabbul meşârıkmeşârıkı. Göklerin, yerin ve ikisi arasında olanların Rabbidir. Ve doğuların da Suresi 6. Ayet İnnâ zeyyennes semâed dunyâ bi zîynetinil kevâkibkevâkibi. Muhakkak ki Biz; dünya semasını, yıldızları ziynet kılarak Ve hıfzan min kulli şeytânin mâridmâridin. Ve marid azgın ve asi şeytanların hepsinden muhafaza Lâ yessemmeûne ilel meleil a’lâ ve yukzefûne minkulli cânibcânibin. Melei A’lâ’ya kulak verip dinleyemezler ve her taraftan atılırlar kovulurlar.37/SÂFFÂT-9 Duhûran ve lehum azâbun vâsibvâsibun. Kovulmuş olarak, onlar için kesilmeyen sürekli azap İllâ men hatıfel hatfete fe etbeahu şihâbun sâkibsâkibun. Ancak kim bir söz kapıp kaçarsa, o taktirde kayıp giden yakıcı bir alev onu takip eder ona ulaşır, yok eder.37/SÂFFÂT-11 Festeftihim e hum eşeddu halkan em men halaknâ, innâ halaknâhum min tînin lâziblâzibin. Hayır, onlardan fetva iste sor “Onlar mı yaratılış bakımından daha kuvvetli, yoksa Bizim diğer yarattıklarımız mı?” Muhakkak ki Biz, onları yapışkan nemli topraktan Bel acibte ve yesharûnyesharûne. Evet, sen hayret ettin ve onlar ise alay Ve izâ zukkirû lâ yezkurûnyezkurûne. Ve onlara hatırlatılınca anlatılınca tezekkür etmezler dinleyip hükme varamazlar.37/SÂFFÂT-14 Ve izâ raev âyeten yesteshırûnyesteshırûne. Ve bir âyet mucize gördükleri zaman alay Ve kâlû in hâzâ illâ sihrun mubînmubînun. Ve “Bu sadece apaçık bir sihirdir.” dediler derler.37/SÂFFÂT-16 E izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûnmeb’ûsûne. Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz, mutlaka beas edilenler diriltilenler mi olacağız?37/SÂFFÂT-17 E ve âbâunel evvelûnevvelûne. Ve evvelki babalarımız atalarımız da mı?37/SÂFFÂT-18 Kul neam ve entum dâhırûndâhırûne. “Evet ve siz yeniden yaratıldığınız zaman hor ve hakir olacaklarsınız.” Fe innemâ hiye zecretun vâhıdetun fe izâ hum yenzurûnyenzurûne. İşte o, sadece tek bir çığlıktır. Onlar işte o zaman diriltilince bakacaklar görecekler.37/SÂFFÂT-20 Ve kâlû yâ veylenâ hâzâ yevmud dîndîni. “Ve eyvahlar olsun bize, işte bu dîn günüdür.” Hâzâ yevmul faslillezî kuntum bihî tukezzibûntukezzibûne. İşte bu tekzip etmiş yalanlamış olduğunuz fasıl haklıyı haksızdan ayırma, hüküm verme Uhşurûllezîne zalemû ve ezvâcehum ve mâ kânû ya’budûnya’budûne. Zulmedenleri ve onların eşlerini zevcelerini haşredin biraraya toplayın! Ve onların tapmış oldukları şeyleri de.37/SÂFFÂT-23 Min dûnillâhi fehdûhum ilâ sırâtıl cahîmcahîmi. Allah’tan başka taptıkları. Artık onları cahîm cehennem yoluna hidayet edin ulaştırın.37/SÂFFÂT-24 Vakıfûhum innehum mes’ûlûnmes’ûlûne. Artık onları tevkif edin tutuklayın. Muhakkak ki onlar, mesuldürler sorumludurlar.37/SÂFFÂT-25 Mâ lekum lâ tenâsarûntenâsarûne. Size ne oldu ki Bel humul yevme musteslimûnmusteslimûne. Hayır, onlar bugün teslim Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûnyetesâelûne. Ve karşılıklı yönelip birbirlerine hesap Kâlû innekum kuntum te’tûnenâ anil yemînyemîni. “Gerçekten siz bize, sağ taraftan Allah taraftarıymış gibi geliyordunuz.” dediler derler.37/SÂFFÂT-29 Kâlû bel lem tekûnû mû’minînmû’minîne. “Hayır, siz mü’min olmamıştınız Allah’a ulaşmayı dilememiştiniz.” dediler derler.37/SÂFFÂT-30 Ve mâ kâne lenâ aleykum min sultânsultânin, bel kuntum kavmen tâgîntâgîne. Ve bizim, sizin üzerinizde bir sultanlığımız, hükümranlığımız olmadı yoktu. Hayır siz azgın bir kavim Fe hakka aleynâ kavlu rabbinâ innâ le zâıkûnzâıkûne. Artık Rabbimizin azap sözü üzerimize hak oldu. Muhakkak ki biz, onu azabı mutlaka tadacak Fe agveynâkum innâ kunnâ gâvîngâvîne. Evet, sizi biz azdırdık. Gerçekten biz azgınlar Fe innehum yevme izin fîl azâbi muşterikûnmuşterikûne. İşte muhakkak ki onlar, izin günü azapta ortak İnnâ kezâlike nef’alu bil mucrimînmucrimîne. Gerçekten Biz, mücrimlere suçlulara işte böyle İnnehum kânû izâ kîle lehum lâ ilâhe illallâhu yestekbirûnyestekbirûne. Onlara “Allah’tan başka İlâh yoktur.” denildiği zaman, onlar mutlaka Ve yekûlûne e innâ le târikû âlihetinâ li şâirin mecnûnmecnûnin. Ve onlar “Mecnun deli bir şair için, gerçekten biz, ilâhlarımızı terkedenler mi olacağız?” diyorlardı.37/SÂFFÂT-37 Bel câe bil hakkı ve saddakal murselînmurselîne. Hayır, o hakkı getirdi. Ve mürselleri gönderilmiş olan resûlleri tasdik İnnekum le zâikûl azâbil elîmelîmi. Muhakkak ki siz, elîm azabı mutlaka tadacak Ve mâ tuczevne illâ mâ kuntum ta’melûnta’melûne. Ve yapmış olduklarınızdan başka bir şeyle İllâ ibâdallâhil muhlesînmuhlesîne. Allah’ın muhlis halis kulları Ulâike lehum rizkun ma’lûmma’lûmun. İşte onlar; onlar için malûm bilinen bir rızık Fevâkihfevâkihu, ve hum mukremûnmukremûne. Ve meyveler, onlar ikram Fî cennâtin naîmnaîmi. Naîm Alâ sururin mutekâbilînmutekâbilîne. Karşılıklı tahtlar Yutâfu aleyhim bi ke’sin min maînmaînin. Onların etrafında akan sudan doldurulmuş kadehler Beydâe lezzetin liş şâribînşâribîne. Berrak, içenler için Lâ fîhâ gavlun ve lâ hum anhâ yunzefûnyunzefûne. Onun içinde aklı gideren bir şey yoktur. Ve onlar, ondan o maiden sarhoş Ve indehum kâsırâtut tarfı înînun. Ve onların yanında, bakışlarını saklayan sadece onlara çeviren güzel gözlü kadınlar Ke enne hunne beydun meknûnmeknûnun. Onlar muhafaza edilmiş el değmemiş yumurta Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûnyetesâelûne. Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine Kâle kâilun minhum innî kâne lî karînkarînun. Onlardan konuşan birisi “Gerçekten benim bir yakınım vardı.” dedi der.37/SÂFFÂT-52 Yekûlu e inneke le minel musaddikînmusaddikîne. “Sen gerçekten tekrar dirilmeyi tasdik edenlerden misin?” E izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le medînûnmedînûne. Öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuz zaman mı? Gerçekten biz mutlaka cezalandırılacak olanlar mıyız?37/SÂFFÂT-54 Kâle hel entum muttaliûnmuttaliûne. “Siz muttali olanlar mısınız onun halini yakînen bilenler misiniz?” Fettalea fe reâhu fî sevâil cahîmcahîmi. O zaman onun haline muttali oldu. Ve böylece onu ateşin ortasında Kâle tallâhi in kidte le turdînturdîne. “Allah’a yemin olsun ki, sen az daha beni de gerçekten helâk edecektin?” Ve lev lâ ni’metu rabbî le kuntu minel muhdarînmuhdarîne. Ve eğer Rabbimin ni’meti olmasaydı, mutlaka ben de cehennemde yanmak üzere hazır bulundurulanlardan E fe mâ nahnu bi meyyitînmeyyitîne. Artık biz bir daha ölecek değiliz, öyle değil mi?37/SÂFFÂT-59 İllâ mevtetenel ûlâ ve mâ nahnu bi muazzebînmuazzebîne. Bizim ilk ölümümüz hariç. Ve biz azap görecek olanlar da İnne hâzâ le huvel fevzul azîmazîmu. Muhakkak ki bu gerçekten fevzül azîmdir en büyük kurtuluştur.37/SÂFFÂT-61 Li misli hâzâ fel ya’melil âmilûnâmilûne. Artık amel edenler, bunun fevzül azîm hedefine ulaşmak için E zâlike hayrun nuzulen em şeceretuz zakkûmzakkûmi. Nüzul Allah’tan indirilen karşılık olarak bu mu yoksa zakkum ağacı mı daha hayırlı?37/SÂFFÂT-63 İnnâ cealnâhâ fitneten liz zâlimînzâlimîne. Muhakkak ki Biz, onu zakkum ağacını zalimler için fitne imtihan İnnehâ şeceretun tahrucu fî aslil cahîmcahîmi. Muhakkak ki o zakkum ağacı, cahîmin cehennemin dibinde çıkan bir Tal’uhâ ke ennehu ruûsuş şeyâtînşeyâtîni. Onun meyveleri şeytanların başları Fe innehum le âkilûne minhâ fe mâliûne min hel butûnbutûni. Muhakkak ki onlar, mutlaka ondan zakkum ağacından yiyecek, böylece onunla karınlarını dolduracak doyuracak Summe inne lehum aleyhâ le şevben min hamîmhamîmin. Sonra da muhakkak ki onlar için onun üstüne, mutlaka hamim kaynar su karıştırılmış içecek Summe inne merciahum le ilel cahîmcahîmi. Sonra muhakkak ki onların mercileri dönüşleri, kesinlikle İnnehum elfev âbâehum dâllîne. Muhakkak ki onlar, babalarını atalarını dalâlette Fe hum alâ âsârihim yuhreûnyuhreûne. Onlar, onların babalarının izleri üzerinde koşuyorlardı.37/SÂFFÂT-71 Ve lekad dalle kablehum ekserul evvelînevvelîne. Andolsun ki, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da dalâlette Ve lekad erselnâ fî him munzirînmunzirîne. Ve andolsun ki, onlara nezirler uyarıcılar Fanzur keyfe kâne âkibetul munzerînmunzerîne. O zaman uyarılanların akıbetleri nasıl oldu, bak!37/SÂFFÂT-74 İllâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. Ancak Allah’ın muhlis kulları Ve lekad nâdânâ nûhun fe le ni’mel mucîbûnmucîbûne. Ve andolsun ki Nuh Bize nida etti. İşte duasına icabet edilenler gerçekten ne güzel ne güzel bir durumdadırlar.37/SÂFFÂT-76 Ve necceynâhu ve ehlehu minel kerbil azîmazîmi. Ve O’nu Hz. Nuh’u ve O’nun ailesini kerbil azîmden büyük üzüntüden Ve cealnâ zurriyyetehu humul bâkînbâkîne. Ve O’nun Nuh zürriyetini kıyâmete kadar bâki kalanlardan Ve tereknâ aleyhi fîl âhirînâhirîne. Ve sonrakiler arasında ona şerefli bir anı Selâmun alâ nûhın fîl âlemînâlemîne. Âlemler içinde Nuh selâm İnnâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnnehu min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki o, Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Summe agraknel âharînâharîne. Sonra diğerlerini suda Ve inne min şîatihî le ibrâhîmibrâhîme. Ve muhakkak ki, onun dîninden olanlardan önemli biri de İbrâhîm İz câe rabbehu bi kalbin selîmselîmin. O, Rabbine selîm bir kalp ile İz kâle li ebîhi ve kavmihî mâzâ ta’budûnta’budûne. Babasına ve kavmine “Nedir bu sizin taptıklarınız?” E ifken âliheten dûnallâhi turîdûnturîdûne. İftira ederek mi Allah’a karşı yalan söyleyerek mi Allah’tan başka ilâhlar istiyorsunuz?37/SÂFFÂT-87 Fe mâ zannukum bi rabbil âlemînâlemîne. Âlemlerin Rabbi hakkında sizin zannınız nedir?37/SÂFFÂT-88 Fe nazara nazraten fîn nucûmnucûmi. Sonra yıldızlara nazar ederek Fe kâle innî sakîmsakîmun. Bunun üzerine “Ben gerçekten hastayım.” Fe tevellev anhu mudbirînmudbirîne. Bunun üzerine ona arkalarını dönüp Ferâga ilâ âlihetihim fe kâle e lâ te’kulûnte’kulûne. Onların ilâhları ile ilgilendi ve “Yani siz yemek yemiyor musunuz?” Mâ lekum lâ tentıkûntentıkûne. Yoksa siz konuşmuyor musunuz?37/SÂFFÂT-93 Ferâga aleyhim darben bil yemînyemîni. Sağ eliyle vurarak onları devirdi kırdı.37/SÂFFÂT-94 Fe akbelû ileyhi yeziffûnyeziffûne. Bunun üzerine hızlı hızlı koşarak karşısına Kâle e ta’budûne mâ tenhıtûntenhıtûne. İbrâhîm “Siz yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” Vallâhu halakakum ve mâ ta’melûnta’melûne. Ve oysaki sizi de, yaptığınız şeyleri de Allah Kâlûbnû lehu bunyânen fe elkûhu fîl cahîmcahîmi. “Onun için yüksek binalar mancınık inşa edin. Sonra da onu alevlerle yanan ateşin içine atın!” Fe erâdû bihî keyden fe cealnâ humul esfelînesfelîne. Sonra ona tuzak hazırlamak istediler. Bunun üzerine onları esfelîn en çok sefil olanlar Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî seyehdînseyehdîni. “Ve muhakkak ki ben, Rabbime ulaşan olacağım. O, beni hidayete erdirecek.” Rabbi heb lî mines sâlihînsâlihîne. Rabbim, bana salihlerden evlâtlar Fe beşşernâhu bi gulâmin halîmhalîmin. Böylece onu, halim bir oğulla Fe lemmâ belega meahus sa’ye kâle yâ buneyye innî erâ fîl menâmi ennî ezbehuke fanzur mâzâ terâ, kâle yâ ebetif’al mâ tû’meru setecidunî inşâallâhu mines sâbirînsâbirîne. Böylece onunla beraber çalışma çağına eriştiği zaman dedi ki “Ey oğulcuğum! Gerçekten ben, uykuda seni boğazladığımı gördüm. Haydi bak bir düşün. Bu konudaki görüşün nedir?” İsmail “Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” Fe lemmâ eslemâ ve tellehu lil cebîncebîni. Böylece ikisi de Allah’a teslim olunca, İbrâhîm onu alnı üzerine Ve nâdeynâhu en yâ ibrâhîmibrâhîmu. Ve ona “Ey İbrâhîm!” diye nida ettik seslendik.37/SÂFFÂT-105 Kad saddakter ru’yâ, innâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Sen rüyaya sadık kaldın yerine getirdin. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnne hâzâ le huvel belâul mubînmubînu. Muhakkak ki bu, kesin olarak apaçık bir Ve fedeynâhu bi zibhın azîmazîmin. Ve ona büyük bir kurbanı fidye oğluna karşı bedel olarak Ve tereknâ aleyhi fîl âhirînâhirîne. Sonrakiler arasında ona şerefli bir anı Selâmun alâ ibrâhîmibrâhîme. İbrâhîm selâm Kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Biz, muhsinleri işte böyle İnnehu min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki o, Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Ve beşşernâhu bi ishâka nebiyyen mines sâlihînsâlihîne. Ve Biz, onu salihlerden bir Nebî Peygamber olan İshak ile Ve bâreknâ aleyhi ve alâ ishâkishâka, ve min zurriyyetihimâ muhsinun ve zâlimun li nefsihi mubînmubînun. Ve O’na Hz. İbrâhîm’e ve İshak’a bereket verdik mübarek kıldık. Ve ikisinin zürriyetinden muhsin olan da, nefsine apaçık zulmeden de Ve lekad menennâ alâ mûsâ ve hârûnhârûne. Ve andolsun ki Musa ve Harun ni’ Ve necceynâ humâ ve kavme humâ minel kerbil azîmazîmi. Ve ikisini ve onların kavimlerini kerbil azîmden büyük üzüntüden Ve nasarnâhum fe kânû humul gâlibîngâlibîne. Ve onlara yardım ettik. Böylece gâlip gelenler onlar Ve âteynâ humel kitâbel mustebînmustebîne. Ve ikisine hakikati açıklayan kitabı Ve hedeynâ humes sırâtal mustekîmmustekîme. Ve ikisini de Sıratı Mustakîm’e hidayet ettik ulaştırdık.37/SÂFFÂT-119 Ve tereknâ aleyhimâ fîl âhirînâhirîne. Ve sonrakiler arasında ikisine şerefli bir anı Selâmun alâ mûsâ ve hârûnhârûne. Musa ve Harun selâm İnnâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnne humâ min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki ikisi de Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Ve inne ilyâse le minel murselînmurselîne. Ve muhakkak ki İlyas mutlaka gönderilen resûl İz kâle li kavmihî e lâ tettekûntettekûne. İlyas kavmine “Siz takva sahibi olmayacak mısınız?” Eted’ûne ba’len ve tezerûne ahsenel hâlikînhâlikîne. Siz bir put olan Ba’le mi tapıyorsunuz? Ve Yaratıcılar’ın En Güzeli’ni Allah’ı terk mi ediyorsunuz vaz mı geçiyorsunuz?37/SÂFFÂT-126 Allâhe rabbekum ve rabbe âbâikumul evvelînevvelîne. Allah, sizin ve evvelki babalarınızın atalarınızın Fe kezzebûhu fe inne hum le muhdarûnmuhdarûne. Fakat onu yalanladılar. Bu sebeple muhakkak ki onlar, gerçekten cehennemde hazır bulundurulacak İllâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. Allah’ın muhlis kulları Ve tereknâ aleyhi fîl âhirînâhirîne. Ve sonrakiler arasında ona şerefli bir anı Selâmun alâ ilyâsînilyâsîne. İlyas selâm İnnâ kezâlike neczîl muhsinînmuhsinîne. Muhakkak ki Biz, muhsinleri işte böyle İnnehu min ibâdinel mû’minînmû’minîne. Muhakkak ki o, Bizim mü’min Allah’a ulaşmayı dileyip bütün makamları kazanan Ve inne lûtan le minel murselînmurselîne. Ve muhakkak ki Lut gerçekten gönderilmiş olan İz necceynâhu ve ehlehû ecmaînecmaîne. Onu ve onun ailesini, hepsini İllâ acûzen fîl gâbirîngâbirîne. Geride kalanlar arasında acuze bir kadın Summe demmernel âharînâharîne. Sonra diğerlerini dumura uğrattık kökünü kazıdık, yok ettik.37/SÂFFÂT-137 Ve innekum le temurrûne aleyhim musbihînmusbihîne. Ve muhakkak ki siz, sabahları onlara mutlaka Ve bil leylleyli, e fe lâ ta’kılûnta’kılûne. Ve geceleyin de. Hâlâ akıl etmez misiniz?37/SÂFFÂT-139 Ve inne yûnuse le minel murselînmurselîne. Ve muhakkak ki Yunus gerçekten gönderilmiş resûl İz ebeka ilel fulkil meşhûnmeşhûni. O Yunus dolu bir gemiye gemi ile Fe sâheme fe kâne minel mudhadînmudhadîne. Böylece kur’a çekti. Sonunda kaybedenlerden Feltekamehul hûtu ve huve mulîmmulîmun. Onu Yunus hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi kendi kendini kınıyordu.37/SÂFFÂT-143 Fe lev lâ ennehu kâne minel musebbihînmusebbihîne. Eğer o gerçekten tesbih edenlerden Le lebise fî batnihî ila yevmi yub’asûnyub’asûne. Muhakkak ki o, beas gününe kıyâmet gününe kadar onun balığın karnında Fe nebeznâhu bil arâi ve huve sakîmsakîmun. Bunun üzerine onu, bitkin hasta bir halde boş bir alana sahile Ve enbetnâ aleyhi şecereten min yaktînyaktînin. Ve onun üzerine gölgelik olarak kabak cinsinden geniş yapraklı bir ağaç bitirdik yetiştirdik.37/SÂFFÂT-147 Ve erselnâhu ilâ mieti elfin ev yezîdûnyezidûne. Ve onu yüz bin veya daha fazla kişiye, resûl olarak Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hînhînin. Böylece âmenû oldular Allah’a ulaşmayı dilediler. Bunun üzerine onları bir süre kadar metalandırdık faydalandırdık.37/SÂFFÂT-149 Festeftihim e li rabbikel benâtu ve lehumul benûnbenûne. Haydi, onlardan fetva açıklama iste “Kızlar Rabbinin de oğlanlar onların mı?”37/SÂFFÂT-150 Em halaknel melâikete inâsen ve hum şâhidûnşâhidûne. Yoksa melekleri, Biz dişi olarak yarattık da onlar şahit mi oldular?37/SÂFFÂT-151 E lâ innehum min ifkihim le yekûlûnyekûlûne. Yalanlarından dolayı mutlaka şöyle, şöyle diyenler kesinlikle onlar değil mi?37/SÂFFÂT-152 Veledallâhu ve innehum le kâzibûnkâzibûne. “Allah doğurdu.” Muhakkak ki onlar, kesinlikle yalan Astafel benâti alel benînbenîne. Allah, kızları oğlanlara tercih mi etti?37/SÂFFÂT-154 Mâ lekum, keyfe tahkumûntahkumûne. Size ne oluyor? Nasıl böyle hüküm veriyorsunuz?37/SÂFFÂT-155 E fe lâ tezekkerûntezekkerûne. Hâlâ tezekkür etmeyecek misiniz?37/SÂFFÂT-156 Em lekum sultânun mubînmubînun. Yoksa sizin apaçık bir sultanınız deliliniz mi var?37/SÂFFÂT-157 Fe’tû bi kitâbikum in kuntum sâdikînsâdikîne. Eğer siz sadıklardansanız, o taktirde kitabınızı Ve cealû beynehu ve beynel cinneti nesebâneseben, ve lekad alimetil cinnetu innehum le muhdarûnmuhdarûne. Ve Allah ile cinler arasında neseb soybağı kıldılar uydurdular. Ve andolsun ki cinler, cehennemde mutlaka hazır bulundurulacaklarını Subhânallâhi ammâ yasifûnyasifûne. Allah, onların vasıflandırmalarından zanlarından Sübhan’dır münezzehtir.37/SÂFFÂT-160 İllâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. Allah’ın muhlis kulları Fe innekum ve mâ ta’budûnta’budûne. Bundan sonra muhakkak ki siz ve sizin Mâ entum aleyhi bi fâtinînfâtinîne. Onun Allah’ın aleyhinde, kimseyi fitneye düşürecek değilsiniz düşüremezsiniz.37/SÂFFÂT-163 İllâ men huve sâlil cahîmcahîmi. Ama cehenneme girecek olanlar Ve mâ minnâ illâ lehu makâmun ma’lûmma’lûmun. Ve bizden hiç kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı Ve innâ le nahnus sâffûnsâffûne. Ve muhakkak ki biz, mutlaka Allah’ın huzurunda saf saf Ve innâ le nahnul musebbihûnmusebbihûne. Ve muhakkak ki biz, mutlaka Allah’ı tesbih Ve in kânû le yekûlûnyekûlûne. Ve onlar mutlaka, sadece şöyle Lev enne indenâ zikren minel evvelînevvelîne. Keşke bizim yanımızda elimizde evvelkilere verilenlerden bir zikir bir kitap Le kunnâ ibâdallâhil muhlasînmuhlasîne. O zaman mutlaka biz, Allah’ın muhlis kullarından Fe keferû bihbihî, fe sevfe ya’lemûnya’lemûne. Buna rağmen O’nu Zikri Kur’ân-ı Kerim’i inkâr ettiler. Fakat yakında Ve lekad sebekat kelimetunâ li ibâdinel murselînmurselîne. Ve andolsun ki gönderilen kullarımız için Bizim daha önce bir sözümüz geçti onlara söz vermiştik.37/SÂFFÂT-172 İnnehum le humul mensûrûnmensûrûne. Muhakkak ki onlar, mutlaka yardım edilecek Ve inne cundenâ le humul gâlibûngâlibûne. Ve muhakkak ki gâlip gelecek olanlar, mutlaka Bizim Fe tevelle anhum hattâ hînhînin. Artık bir süre kadar onlardan yüz Ve ebsirhum fe sevfe yubsirûnyubsirûne. Ve onları gözle! Yakında onlar da E fe bi azâbinâ yesta’cilûnyesta’cilûne. Hâlâ azabımızı acele olarak mı istiyorlar?37/SÂFFÂT-177 Fe izâ nezele bisâhatihim fe sâe sabâhul munzerînmunzerîne. Onların sahasına bulundukları yere azap indiği zaman, işte o gün uyarılanların sabahı ne kadar kötü oldu olacak.37/SÂFFÂT-178 Ve tevelle anhum hattâ hînhînin. Ve bir süre kadar onlardan yüz Ve ebsir fe sevfe yubsirûnyubsırûne. Ve gözle! Yakında onlar da Subhâne rabbike rabbil izzeti ammâ yasifûnyasifûne. Senin izzet sahibi Rabbin onların vasıflandırmalarından zanlarından Sübhan’dır münezzehtir.37/SÂFFÂT-181 Ve selâmun alel murselînmurselîne. Ve gönderilen resûllere selâm Suresi 182. Ayet Vel hamdu lillâhi rabbil âlemînâlemîne. Ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a Diğer KonularKuran-ı Kerim Hakkında BilgiKuran-ı Kerim Sıralı Tüm Sureler ListesiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerFatiha SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriYasin suresiKısa Namaz Sureleri AnasayfaLAHUTİYE DİLEK DUALARIİstek Ve Hacet DualarıSaffat Süresinin Fazileti Bu konu cemile tarafından 10 sene önce açıldı, 823 kere okundu ve Henüz Cevap Yok. cemile Üyelik Zamanı 10 sene önce Konu Sayısı 166 Yanıt Sayısı 541 Mekkede nazil olmuştur. 182 ayettik Kelime Sayısı 860, Harf sayısı 3826 dır. Saffat süresi; ismini birinci ayetteki saf tutmuş meleklerden bahsedilmesinden almıştır. 1. ayette saf saf olmuş ve ilahi emirleri bekleyen melekler – Saffat süresinin tamamını okumanın fazileti hakkında , Hz. İbni Abbas’ın anlattığına göre Resul-ü Ekrem Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimiz Hadisi Şeriflerinde şöyle buyurmuştur.” Her Kim, Cuma günü Yasin ve Saffat sürelerini okuyup sonra da Allahtan istek ve dilekte bulunursa, Allah CC o kimeye istidiğini ve dilediğini verir. Yani bu süreleri okuyanların dilekleri Cenabı Allah tarafından kabul edilir.– Geçim darlığı çeken bir kimse Saffat süresini 7 kere okuyup Cenabı Hak’ka dua ederse rızkı açılır, geçim sıkıntısından kurtulur.– Saffat süresinin son 3 ayetinin fazileti Bu üç süreyi okumanın fazileti hakkında Efendimiz Sallallahu Aleyhi Vessellem”Her kim kıyamet günü tam ve mükemmel olarak dolu dolu ecir ve sevab almak isterse, Saffat Süresinin sonu olan bu üç ayeti kerimeyi her namazın sonunda okusun.” buyurmaktadırlar. Not Ben bu son üç ayeti kerimeyi Kuranı Kerim okunup Sadakallahülazim dedikten sonrada okunmasını Kuranı Kerim okuyan kardeşlerime nacizane tavsiye ediyorum. SelametleHavvas, sürelerin fazileti, dua kitabı SÂFFÂT Suresi Latin okunuşu 37 – SAFFATBismillahirrahmanirrahim 1. Vessaffati saffa 2. Fezzacirati zecra 3. Fettaliyati zikra 4. İnne ilaheküm le vahıd 5. Rabbüs semavati vel erdı ve ma beynehüma ve rabbül meşarık 6. İnna zeyyennes semaed dünya bi zınetinil kevakib 7. Ve hıfzam min külli şeytanim marid 8. La yessemmeune ilel meleil a’la ve yukzefune min külli canib 9. Dühurav ve lehüm azabüv vasıb 10. İlla men hatfel hatfete fe etbeahu şihabün sakıb 11. Festeftihim ehüm eşddü halkan em men halakna inna halaknahüm min tıynil lazib 12. Bel acibte ve yesharun 13. Ve iza zükkiru la yezkürun 14. Ve iza raev ayetey yesteshırun 15. Ve kalu in haza illa sıhrum mübın 16. E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le meb’usun 17. E ve abaünel evvelun 18. Kul neam ve entüm dahırun 19. Fe innema hiye zecratüv vahıdetün fe izahüm yenzurun 20. Ve kalu ya veylena haza yevmüd dın 21. Haza yevmül faslillezı küntüm bihı tükezzibun 22. Uhşürullezıne zalemu ve ezvacehüm ve ma kanu ya’büdun 23. Min dunillahi fehduhüm ila sıratıl cehıym 24. Ve kıfuhüm innehüm mes’ulun 25. Me leküm la tenasarun 26. Bel hümül yevme müsteslimun 27. Ve akbele ba’duhüm ala ba’dıy yetesaelun 28. Kalu inneküm küntüm te’tunena anil yemın 29. Kalu bel lem tekunu mü’minın 30. Ve ma kane lena aleyküm min sultan bel küntüm kavmen tağıyn 31. Fe hakka aleyna kavlü rabbina inna le zaikun 32. Fe ağveynaküm inna künna ğavın 33. Fe innehüm yevmeizin fil azabi müşterikun 34. İnna kezalike nef’alü bil mücrimın 35. İnnehüm kanu iza kıyle lehüm la ilahe illellahü yestekbirun 36. Ve yekulune e inna letariku alihetina li şaırim mecnun 37. Bel cae bil hakkı ve saddekal murselın 38. İnneküm lezaikul azabil elım 39. Ve ma tüczevne illa ma küntüm ta’melun 40. İlla ıbadellahil muhlesıyn 41. Ülaike lehüm rizkum ma’lum 42. Fevakih ve hüm mükramun 43. Fı cennatin neıym 44. Ala sürurim mütekabilın 45. Yütafü alyhim bi ke’sim mim meıyn 46. Beydae lezzetil lişşaribın 47. La fıha ğavlüv ve la hüm anha yünzefun 48. Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn 49. Ke ennehünne beydum meknun 50. Fe akbele ba’duhüm ala ba’dıy yetesaelun 51. Kle kailüm minhüm innı kane lı karın 52. Yekulü e inneke le minel müsaddikıyn 53. E iza mitna ve künna türabev ve ızamen e inna le medınun 54. Kale hel entüm müttaliun 55. Fattalea fe raahü fı sevail cehıym 56. Kale tellahi in kidte le türdın 57. Ve lev la nı’metü rabbı leküntü minel muhdarın 58. E fe ma nahnü bi meyyitın 59. İlla mevtetenel ula ve ma nahnü bi müazzebın 60. İnne haza le hüvel fevzül azıym 61. Li misli haza felya’melil amilun 62. E zalike hayrun nüzülen em şeceratüzç zekkum 63. İnna cealnaha fitnetel liz zalimın 64. İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym 65. Tal’uha ke ennehu ruusüş şeyatıyn 66. Fe innehüm le akilune minha fe maliune minhel butün 67. Sümme inne lehüm aleyha le şevbem min hamum 68. Şümme inne merciahüm le ilel cehıym 69. İnnehüm elfev abaehüm dallın 70. Fe hüm ala asarihim yühraun 71. Ve le kad dalhle kablehüm ekserul evvelın 72. Ve le kad erselna fıhim münzirın 73. Fenzur keyfe kane akıbetül münzerın 74. İlla ıbadellahil muhlesıyn 75. Ve le kad nadana nuhun fe le nı’mel müccıbun 76. Ve necceynahü ve ehlehu minel kerbil azıym 77. Ve cealna zürriyyetehu hümül bakıyn 78. Ve terakna aleyhi fil ahırın 79. Selamün ala nuhın fil alemın 80. İnna kezalike neczil muhsinın 81. İnnehu min ıbadinel mü’minın 82. Sümme ağraknel aharın 83. Ve inne min şıatihı le ibrahım 84. İz cae rabbehu bi kalbin selım 85. İz kale li ebıhi ve kavmihı maza ta’büdun 86. E ifken aliheten dunellahi türıdun 87. Fe ma zannüküm bi rabbil alemın 88. Fe nezara nazraten fin nücum 89. Fe kale innı sekıym 90. Fe tevellev anhü müdbirın 91. Ferağa ila alihetihim fe kale e ela te’külun 92. Ma leküm la tentıkun 93. Ferağa aleyhim darbem bil yemın 94. Fe akbelu ileyhi yeziffun 95. Kale e ta’büdune ma tenhıtun 96. Vallahü halekkkaküm ve ma ta’melun 97. Kalübnu lehu bünyanen fe elkuhü fil cehıym 98. Fe eradü bihı keyden fe cealnahümül esfelın 99. Ve kale innı zahibün ila rabbı seyehdın 100. Rabbi heb lı mines salihıyn 101. Fe beşşernahü bi ğulamin halım 102. Felemma beleğa meahüs sa’ye kale ya büneyye innı era fil menami ennı ezbehuke fenzur maza tera kale ya ebetif’al ma tü’meru setecidünı in şaellahü mines sabirın 103. Felemma eslema ve tellehu lil cebın 104. Ve nadeynahü ey ya ibrahım 105. Kad saddakter rü’ya inna kezalike neczil muhsinın 106. İnne haza le hüvel belaül mübın 107. Ve fedeynahü bi zibhın azıym 108. Ve terakna aleyhi fil ahırın 109. Selamün ala ibrahım 110. Kezalike neczil muhsinın 111. İnnehu min ıbadinel mü’minın 112. Ve beşşernahü bi ishaka nebiyyem mines salihıyn 113. Ve barakna aleyhi ve ala ishak ve min zürriyyetihima muhsinüv ve zalimül li nefsihı mübın 114. Ve le kad menenna ala musa ve haun 115. Ve necceynahüma va kavmehüma minel kerbil azıym 116. Ve nasarnahüm fe kanu hümül ğalibın 117. Ve ateynahümel kitabel müstebın 118. Ve hedeynahümes sıratal müstekıym 119. Ve terakna aleyhima fil ahırın 120. Selamün ala musa ve harun 121. İnna kezalik enczil muhsinın 122. İnnehüma min ıbadinel mü’minın 123. Ve inne ilyase le minel murselın 124. İz kale li kavmihı ela tettekun 125. E ted’une ba’lev ve tezerune ahsenel halikıyn 126. Allahe rabbeküm ve rabbe abaikümül evvelın 127. Fe kezzebuhü fe innehüm le muhdarun 128. İlla ıbadellahil muhlesıyn 129. Ve terakna aleyhi fil ahırın 130. Selamün ala ilyasın 131. İnna kezalike neczil muhsinın 132. İnnehu min ıbadinel mü’minın 133. Ve inne lutal le minel mürselın 134. İz necceynahü ve ehlehu ecmeıyn 135. İlla acuzen fil ğabirın 136. Sümme demmernel aharın 137. Ve inneküm le temürrune aleyhim musbihıyn 138. Ve bil leyl e fe la ta’kılun 139. Ve inne yunüse le minel murselın 140. İz ebeka ilel fülkil meşhun 141. Fe saheme fe kane minel müdhadıyn 142. Feltekamehül hutü ve hüve mülım 143. Fe lev la ennehu kane minel müsebbihıyn 144. Le lebise fı batnihı ila yevmi yüb’asun 145. Fe nebeznahü bil arai ve hüve sekıym 146. Ve embenta aleyhi şeceratem miy yaktıyn 147. Ve erselnahü ila mieti elfin ev yezıdün 148. Fe amenu fe metta’nahüm ila hıyn 149. Festeftihim e li rabbikel benatü ve lehümül benun 150. Em halaknel melaiket inasev ve hüm şahidun 151. E la innehüm min ifkihim le yekulun 152. Veledellahü ve innehüm le kazibun 153. Astafel benati alel benın 154. Ma leküm keyfe tahkümun 155. E fe la tezekkerun 156. Em leküm sültanüm mübın 157. Fe’tu bi kitabiküm in küntüm sadikıyn 158. Ve cealu beynehu ve beynel cinneti neseba ve le kad alimetil cinnetü innehüm le muhdarun 159. Sübhanellahi amma yesıun 160. İlla ıbadellahil muhlesıyn 161. Fe inneküm ve ma ta’büdun 162. Ma entüm aleyhi bi fatinın 163. İlla men hüve salil cehıym 164. Ve ma minna illa lehü mekamüm ma’lum 165. Ve inna le nahnüs saffun 166. Ve inna le nahnül müsebbihün 167. Ve in kanu le yekulun 168. Lev enne ındena zikram minel evvelin 169. Lekünna ıbadellahil muhlesıyn 170. Fe keferu bih fe sevfe ya’lemun 171. Ve le kad sebekat kelimetüna li ıbadinel murselın 172. İnnehüm le hümül mensurun 173. Ve inne cündena lehümül ğalibun 174. Fe tevelle anhüm hatta hıyn 175. Ve ebsırhüm fe sevfe yübsırun 176. E fe biazabina yesta’cilun 177. Fe iza nezele bi sahatihim fe sae sabahul münzerın 178. Ve tevelle anhüm hatta hıyn 179. Ve ebsır fe sevfe yübsırun 180. Sübhane rabbike rabbil ızzeti amma yesfun 181. Ve selamün alel murselın 182. Vel hamdü lillahi rabbil alemın İlgili Diğer Konular Cevap Yok 1 sene önce Cevap Yok 2 sene önce Cevap Yok 3 sene önce 1 Cevap 3 sene önce 2 Cevap 3 sene önce Son Konular Dua ihtiyaci Lütfen gerçekten yardımcı olabilecek birileri ilgilenirse sevinirim…. eski üyeliğimi kurtaramıyorum Bu kolyede yazanlar bir koruma mı yoksa büyü mü? Allah rızası için yardım edin ………………………. ALLAH RIZASI İÇİN ,BİLDİKLERİNİZİ SÖYLEYİN Gizli muska buldum, büyü müdür bu? Dua edin bana.. .. 22731 Kayıtlı Üye 16516 Konu 143770 Cevap Son Üye Antoniozem Forumda Kimler Online Şu anda 1 kişi Online Misafir ADMINISTRATOR 3SÜPER MODERATÖR 9MODERATÖR 1 TEFSİR Hz Yûnus Ninova halkına gönderilmiş bir peygamberdir. Ninova ahâlîsi putlara tapıyorlardı. Çok zâlimdiler. Yûnus onları tevhîde davet etmeye başlayınca, kendisine çok az kimse iman etti. Diğerleri iman etmeyip hatta ona türlü ezâ ve cefâda bulundular. Hz. Yûnus ise, onların yaptıklarına tahammül ve sabır gösteriyor, kendilerini yine merhametle tevhîde davet ediyordu. Allah’ın azâbının çetin olduğunu hatırlatıyordu. Fakat Yûnus kavminin inkârcı ve inatçı hâllerine son derece üzüldüğünden daha fazla dayanamayıp, Rabbinden izin almadan aralarından ayrıldı. Yalnız bu ayrılış, ne tebliğ vazîfesinden kaçma, ne de bu vazîfeyi verene baş kaldırmaydı. Sadece yüce davete uymayan âsî bir kavimden, henüz vakti gelmeden önce uzaklaşmaydı. Hz. Yûnus şehirden ayrılınca Dicle nehrinin kenarına geldi. Bir gemiye bindi. Gemi, hareket ettikten bir müddet sonra suyun ortasında durdu. Onu bir türlü yürütemediler. Batacakları endişesiyle durumu uğursuzluk sayarak gemide günahkâr birinin olduğunu düşündüler. Bunun kim olduğu hususunda kura çektiler. Kura Hz. Yûnus’a çıktı. O da başına gelen bu işin bir imtihân olduğunu fark ederek tevekkülle suçu üstlendi. Ancak gemidekiler, onun hâlinden sâlih bir kimse olduğunu anlayarak kurayı birkaç defa yenilediler. Fakat hepsinde de netîce Yûnus çıktı. Nihâyet çâresiz bir şekilde Yûnus’u suların içine bıraktılar. Onu büyük bir balık yuttu. Bu sırada Yûnus, yaptığına pişmanlık duyuyor, kendini sorguluyor, nefsini kınayıp duruyordu. Ama o artık bir balığın karnındaydı. Orası pek karanlık bir yerdi. Kendisi ise henüz hayatta, şuuru da yerindeydi. Cenâb-ı Hak balığa, Yûnus’u yaralamamasını ve onun kemiklerine zarar vermemesini emretti. Yûnus ilâhî takdire rızâ göstererek Rabbine teslîm oldu. Denizin ortasında, balığın karnında, üstüste karanlıklar içinde pek derin bir hüzünle hâlini Rabbine şöyle arz etti “Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü kusurdan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum!” Enbiyâ 21/87 Yûnus içinde bulunduğu bu zor ve sıkıntılı şartlar altında, her zaman olduğundan daha fazla Cenâb-ı Hakk’ı tesbih ve zikre devam etti. İstiğfâr ve dua ile meşgûl oldu. Onun bu hâlini gören melekler, kendisi affetmesi için Allah’a yalvardılar. Sonunda Cenâb-ı Hak, Yûnus’un da “Senden başka ilâh yoktur. Sen her türlü kusurdan, eşi-ortağı olmaktan uzaksın. Şüphesiz ben kendine yazık edenlerden oldum!” Enbiyâ 21/87 diye çokça tesbihi üzerine bu mübârek peygamberinin işlediği zelleyi affetti. Âyet-i kerîmede şöyle buyrulur “Biz de onun duasını kabul buyurduk; kendisini gam ve kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız.” Enbiyâ 21/88 Bu affın yegâne sebebi ise, Hz. Yûnus’un Cenâb-ı Hakk’ı hiç unutmaması ve çokça tesbihiydi “Eğer o, Allah’ı her dâim tesbih eden kullardan olmasaydı, elbette insanların yeniden diriltileceği güne kadar o balığın karnında kalacaktı.” Saffât 37/143-144 Nihâyet, Yûnus karnında büyük bir emânet olarak taşıyan balık, Allah’ın emri ile O’nu sahile bıraktı. Sahile bırakıldığında, pek zayıflamış, bitkin, hasta ve himâyeye muhtaçtı. Vücûdu pelte hâlindeydi. Hava da oldukça sıcaktı. Allah Teâlâ, onu güneşin yakıcı sıcağından koruyacak geniş yapraklı bir bitki, asma kabağı bitirdi. Onun gölgesinde sinek türünden bir haşarat da yoktu. Orada kendisini biraz toparlayan Yûnus Peygamber tekrar Ninova’ya yöneldi. Kendisine, kavminin inanıp tevbekâr olduğu ve böylece Allah’ın kendilerini affettiği bildirildi. Şimdi herkesin onu, ilâhî emirleri bildirmek üzere gelmesini beklediği haber verildi. Yûnus döndüğünü haber alan kavmi, hemen O’nun yanına geldiler. Onu hasretle kucaklayıp özürler dilediler. Hz. Yûnus da, af ve müsâmaha ile davranarak onlara Allah’ın emir ve yasaklarını öğretti. Bundan sonra kavmi, Allah’a ve peygamberine itâat hâlinde, mesut ve iyilik üzere bir hayat yaşadılar. Bu husus, Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle anlatılır “Azabı gördükten sonra iman edip de imanlarının faydasını gören hiçbir memleket halkı olmamıştır. Ancak Yûnus’un kavmi hâriç. Onlar iman edince, biz de dünya hayatındaki o alçaltıcı azâbı kendilerinden kaldırdık ve onları belli bir süreye kadar dünya nimetlerden faydalandırdık.” Yûnus 10/98 İslâm dinini tebliğle vazifeli insanlara, sabırlı, sâkin ve azimli hareket etmek düşer. Hz. Yûnus, kavminden son derece bîzâr olduğu için eleminin şiddeti sebebiyle ilâhî vahyi bekleyemeden oradan ayrılmıştı. Bu ise, bir bakıma sabırsızlık ve acelecilik olmuştu. Zor şartlar içersinde bile olsa, böyle bir davranış, kendisi için bir zelle idi. Resûlullah ise, Mekke müşriklerinin zulüm, eziyet ve cefâlarına tahammül etmiş, hicret hakkında ilâhî emir gelinceye kadar sabırla beklemiştir. Nihâyet Allah Teâlâ ona “Rasûlüm! Şöyle dua et Rabbim! Benim gireceğim yere doğrulukla girmemi, çıkacağım yerden doğrulukla çıkmamı nasip eyle; yüce katından bana yardımcı bir güç, kuvvetli bir delil ver!»” İsrâ 17/80 emriyle hicrete izin vermiş, Efendimiz de bu izinden sonra hicret etmiştir. Nitekim Cenâb-ı Hak, Yûnus misal vererek Resûlullah risâlet vazîfesindeki sıkıntılara sabretmesi hususunda şöyle buyurur “Rasûlüm! Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle; balığın arkadaşı Yûnus gibi olma. Hani o pişmanlık ve acıyla yutkunarak Rabbine yalvarmıştı. Eğer Rabbinden bir lutuf imdâdına yetişmeseydi, elbette o kınanmış, değersiz bir kimse olarak ıssız bir arâziye atılıp gidecekti. Fakat Rabbi onu seçti ve onu sâlih kullarından kıldı.” Kalem 68/48-50 O hâlde ey Rasûlüm! Anlatılan peygamber kıssalarından gerekli dersi alarak tebliğine devam et. Müşriklerle yaptığın mücâdelede bıkkınlık gösterme, geri adım atmaKaynak Ömer Çelik Tefsiri Saffat suresi 182 ayetten oluşan uzun bir suredir. Saffat suresi Allah’ın birliği konularını da anlattığı için okumak ve mealini bilmek, anlamak çok faziletlidir. Bir hadisi şerifte Yasin suresi ile beraber cuma günleri okunması tavsiye edilmiştir. Uzun bir sure olduğu için namaz suresi olarak geçmez ama okumak isteyenler, Saffat suresinin ilk 10 ayetini okuyabilirler.“Kim Yasîn ve Sâffât sûresini Cuma günü okur, sonra da Allahü teâlâdan dilekte bulunursa, Allahü teâlâ ona dilediğini verir.” Hadisi şerif; İbn-i NeccârTefsire göre Saffat suresinin konusu içerisinde Allah’ın birliği, ahiret hayatının gerçekliği, o hayatta neler olacağı, inkarcıların ahiretteki pişmanlıkları ve birbirlerini suçlamaları, Allah’ın samimi kullarının cennetteki mutlu yaşayışları hakkında bilgiler bulunur. Ayrıca Nûh, İbrahim, İsmail, İshak, Mûsa ve Harûn, İlyas, Lût ve Yunus peygamberlerin hayat hikayelerinin ibretli yanları ve Allah’ın onları yardımıyla desteklemesi demek, “sıra sıra dizilenler, saf tutanlar”anlamına gelmekte ve tefsirciler tarafından melekleri ifade ettiği söylenmektedir. Sure Kuran’da 37. sıradadır ve 182 ayetten oluşur. Biz bu yazımızda sadece Saffat suresi ilk 10 ayeti okunuşu ve anlamını Suresi ilk 10 ayetOkunuşu1- Ve-ssâffâti saffân2- Fe-zzâcirâti zecrân3- Fe-ttâliyâti zikrân4- İnne ilâhekum levâhidun5- Rabbu-ssemâvâti vel-ardi vemâ beynehumâ ve rabbu-lmeşâriki6- İnnâ zeyyennâ-ssemâe-ddunyâ bizînetinilkevâkibi7- Ve hifzan min kulli şeytânin mâridin8- Lâ yessemme’ûne ilâ-lmele-i-l-a’lâ veyukżefûne min kulli cânibin9- Duhûrâans velehum azâbun vâsibun10- İllâ men hatife-lhatfete feetbe’ahu şihâbun śâkibunAnlamı1, 2, 3, 4- Saf bağlayıp duranlara, haykırarak sevk edenlere ve zikri Allah’ın kelâmını okuyanlara andolsun ki, sizin ilahınız gerçekten bir tek O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Doğuların da Batıların da Biz en yakın göğü zinetlerle, yıldızlarla Onu itaatten çıkan her şeytandan 9- Onlar, yüce topluluğu ileri gelen melekler topluluğunu dinleyemezler. Kovulmaları için her taraftan taşa tutulurlar. Onlar için sürekli bir azap da Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler ve yok eder. ❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio فَـَٔامَنُوا۟ فَمَتَّعْنَٰهُمْ إِلَىٰ حِينٍ Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hînhînin. Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. Diyanet İşleri Başkanlığı Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. Diyanet Vakfı Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık. Elmalılı Hamdi Yazır O zaman ona iman ettiler de biz onları bir zamana kadar yaşattık. Ali Fikri Yavuz Nihayet Yunus peygamberin gaybubetinde azab gören kavmi ona iman ettiler de onları ömürlerinin sonuna kadar geçindirdik. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal O vakıt ona iyman ettiler de onları bir zamana kadar istifade ettirdik Fizilal-il Kuran İnandılar, biz de onları belli bir süreye kadar geçindirdik. Hasan Basri Çantay Nihayet ona îman etdiler de kendilerini bir zamana kadar geçindirdik. İbni Kesir Nihayet ona inandılar, Biz de onları bir süreye kadar geçindirdik. Ömer Nasuhi Bilmen 147-148 Ve O´nu yüz bin ve daha artar olana böyle bir kavme peygamber gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik faidelendirdik. Tefhim-ul Kuran Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.

saffat suresinin 147 ayetinin fazileti