🌑 Yardımlaşma Ve Dayanışma Ile Ilgili Afiş
aqkIb. “…Kim Müslüman kardeşine yardım eder ve onun ihtiyacını karşılarsa Allah da ona yardım eder. Kim Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da kıyamet gününde onun sıkıntılarından birini giderir…” Muhyiddin-i Nevevî, Riyazü’s-Salihin ve Tercemesi, C 1, s. 284. “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın…” Bakara suresi, 267. ayet. Yukarıdaki ayet mealini ve hadisi yardımlaşma ve dayanışma açısından değerlendiriniz. Cevap İslam dini yardımlaşma ve dayanışmayı emreder. Muhtaç insanlara yardım etmek, bir insanın sıkıntısını gidermek önemli ibadetlerden biridir. Çünkü dinimiz, zekat, sadaka, fitre, kurban gibi maddi imkanlarımızı muhtaç insanlarla paylaşmamızı gerektiren ibadetleri emretmektedir.
Toplumsal Dayanışmanın Önemi Toplumsal dayanışma toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir. Yaşamımızda toplumsal dayanışmanın çok önemli bir yeri olduğunu artık anlamamız gerekmektedir. Çünkü iyi yaşamamıza yardımcı olacak hareketlerden birisi dayanışmadır. İyi bir başarı için çevre faktörlerimizi de iyileştirmek zorundayız. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Çevresindeki tüm olaylardan direk veya dolaylı etkilenir. Bu etkileşme insana zarar verdiği gibi zirveye çıkmasına da yardımcı olur. Dayanışmalar sayesinde toplumlar ve ülkeler kalkınır. Kendi başarısızlığımız eğer bir toplum içinde olumsuz etki yapıyorsa oturup, düşünüp nerede neden hata yaptığımız irdelememiz gerekmektedir. Kısacası, birbirimizin gözünü oyacağımıza, pozitif dayanışma içerisinde olsak, hem kendimiz hem çevremiz hem de ülkemiz bundan faydalanacaktır. Bireylerin beraber hareket etmeleri elbette ülkemiz için çok faydalı olur, buna en güzel örnek Kurtuluş Savaşıdır. Birlik ve beraberlik içinde olan toplum kendi kendini yönetir, dışarıdan müdehalelere izin vermez. Karşılaşılan sorunlar daha çabuk çözülür ve gelişmek için gerekli şartlar kolayca aşılır. Kısaca Ülkemizin dünya ülkeleri arasında önemli bir yere gelmesi için, toplum olarak bir dayanışma fikir birliği içinde olmalıyız. Atatürkün eğitime verdiği önem Atatürk, büyük bir asker, büyük bir devlet adamı ve diplomat olduğu kadar, eğitim alanında da milletimizin çağ değiştirmesini, atılım yapmasını sağlayan büyük bir önderdir. Atatürk’ün Millî Eğitim konusuna gösterdiği ilgi ve bu konuda ileri sürdüğü görüşler incelendiği zaman, bu konuya adeta bir eğitim düşünürü gibi eğildiği, konunun bütün yönleriyle çok yakından ilgilendiği, çevresine Millî Eğitimin önemini anlatmak içni her fırsatı değerlendirdiği, Millî Eğitimde göz önünde tutulması gerekli amaç ve ilkeleri açıklığa kavuşturduğu görülür. Atatürk eğitim alanındaki yenileşmenin önderidir. Atatürk’ün gözünde, Türk Millî Mücadelesi, sırf askerî mahiyette, düşmanı vatan topraklarından kovmayı tek amaç bilen bir hareket değildi. Askerî alanda kazanılacak zafer, millî kurtuluşun ilk şartı idi. Fakat zaferden sonra yapılacak işler, bağımsızlık savaşı kadar önemliydi. Savaş sürerken bile, Atatürk, savaş sonrasının sorunlarına hazırlanıyor, bu arada Millî Eğitim konusuna da eğiliyordu. Bağımsızlık Savaşının en bunalımlı günlerinde, düşman kuvvetlerinin kesin sonuca ulaşmak hayaliyle baskılarını arttırdıkları, Ordumuzun Sakarya’ya kadar çekilmesine yol açan Kütahya-Eskişehir yöresindeki Yunan saldırısının tehlikeli şekilde geliştiği günlerde, 16 Temmuz 1921′de, Ankara’da “Maarif Kongresi” Millî Eğitim Kongresi toplanmıştır. Atatürk cephedeki şartların ağırlığına rağmen, bu Kongrenin ertelenmesine razı olmamış, hattâ Kongrenin açış konuşmasını kendisi yapmıştır. Bu açış konuşmasında, -devam eden savaşa ve bütün maddî imkânların düşmanı vatanımızdan kovmak için kullanılması zorunluluğuna rağmen- “millî” ve “çağdaş” bir eğitimin temellerinin atılmasını, yapılacak işlerin sağlam bir programa bağlanmasını istemiştir. Bu konuşmasında “Yüzyıllarca süren derin idarî ihmallerin devlet bünyesinde açtığı yaraları iyileştirme yolunda harcanacak çabaların en büyüğünü, hiç şüphesiz, irfan bilgi ve kültür yo/unda kullanmalıyız” diyen Atatürk, acı bir gerçeğe parmak basar “Şimdiye kadar izlenen öğretim ve eğitim yöntemlerinin, milletimizin gerileme tarihinde, en önemli etken olduğu kanısındayım. Ayrıntıları eğitim uzmanlarına bırakmak istediğini belirterek, bazı genel ilkelere değinen Atatürk, eski devrin hurafelerinden, boş inançlarından, Doğudan ve Batıdan gelebilecek zararlı etkilerden uzak, millî karakterimize ve tarihimize uygun bir kültüre muhtaç olduğumuzu vurgular. “Gelecekteki kurtuluşumuzun büyük önderleri” olarak selâmladığı öğretmenlere duyduğu derin saygıyı dile getirir. Çevresine inanç aşılar “Silahıyla olduğu gibi, dimağıyla da mücadele zorunda olan milletimizin, birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur” der. Atatürk’ün, yıllar sonra, “Cumhurbaşkanı olmasa idiniz, ne olmak isterdiniz?” sorusuna, “Millî Eğitim Bakanı olarak eğitim davasına hizmet etmek isterdim” diye cevap vermesi bile, eğitimi millet hayatında ne kadar önemli bir etken olarak gördüğünün işaretidir. Birinci Dünya Savaşının galibi emperyalist ülkelere ve onların âleti olarak vatanımıza saldıran Yunanlılara karşı kazandığı zaferle, Gazı Mustafa Kemal Paşa, yalnız Türklüğün değil, Fas’tan Endonezya’ya kadar bütün islâm âleminin, bütün ezilen milletlerin kahramanı olmuştu. Fakat, O, bir an bile zafer sarhoşluğuna kapılmadı. Çok iyi biliyordu ki -kültür, eğitim ve iktisat zaferleri ile tamamlanmadıkça- askerî zafer tek başına millî kurtuluşu sağlamağa yetmeyecektir. Düşmanın İzmir’de denize dökülüşünden sadece bir buçuk ay sonra, Bursa’da, kendisini ziyarete gelen İstanbul öğretmenlerine söylediği şu sözler, O’nun, bu konuda ne kadar bilinçli olduğunu gösterir ” bugün eriştiğimiz noka gerçek kurtuluş noktası değildir… Kurtuluş cemiyetteki hastalığı ortaya çıkarmak ve iyileştirmekle elde edilir. Hastalığın tedavisi ilim ve fennin gösterdiği yolla olursa hasta kurtulur. Yoksa hastalık müzminleşir ve tedavisi imkansız hale gelir…” Orduların yönetilmesinde nasıl ilim ve fen rehber edinilerek zafere ulaşılmış ise, “milletimizi yetiştirmek için kaynak olan okullarımızın ve yüksek öğretim kurumlarımızın kuruluşunda da” ilim ve fennin yol gösterici olacağını belirten Atatürk, her fırsatta öğretmenlere şöyle sesleniyordu “Ordularımızın kazandığı zafer, sizin ve sizin ordunuzun zaferi için yalnız zemin hazırladı… Gerçek zaferi siz kazanacak, siz sürdüreceksiniz ve mutlaka başarıya ulaşacaksınız”. Büyük Zafer’den az sonra, henüz Cumhuriyet kurulmadan Kütahya’da, “irfan ordusu” diye nitelendirdiği öğretmenlere hitaben söylediği şu sözler, bu kutsal mesleğin mensuplarına verdiği büyük değeri gösteriyordu “…Toplumumuzu hakikat hedefine, mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, öteki milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu… Asker ordusu, vatanı yok etmeğe gelen düşmanı, vatanın harim-i ismetinde yabancıların giremiyeceği temiz ve kutsal vatan topraklarında boğup mahvetti. Yalnız, işimiz bu orduya sahip olmakla bitmiş, gayemiz yalnız bu ordunun başarısıyla gerçekleşmiş değildir. Bir millet savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçları ancak irfan ordusu ile ayakta durabilir. Bu ikinci ordu olmadan, birinci ordunun hizmetleri ve kazandıkları yok olur”. Eğitim milletlerin bağımsız yaşayabilmeleri, kalkınıp güçlenmeleri bakımından hayatî önem taşır. Atatürk’e göre, “en önemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir”. Çünkü, “eğitim bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da bir milleti esarete ve sefalete terkeder”. Atatürk, Millî Eğitime bir başka açıdan da büyük önem vermiştir kurulan genç Cumhuriyet ve bu Cumhuriyetin dayandığı temel ilkeler, Türk inkılâbı, ancak yetişecek güçlü; aydınlık kafalı, sağlam karakterli yeni kuşaklarla ayakta durabilirdi. Türk inkılâbını ve Cumhuriyeti koruyacak kuşakları yetiştirmenin yolu eğitimdi. Ankara’da toplanan “Muallimler Birliği” Öğretmenler Birliği kongresinde, Atatürk eğitimin bu görevini şu sözlerle ifade etmiştir “Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.. Hiç bir zaman hatırınızdan çıkmasın ki. Cumhuriyet sizden ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister”. Atatürk’e göre, eğitime ve öğretmenlere düşen başka bir görev de şudur “millet olma” bilincini geliştirmek, aynı millete mensup olma duygusunu güçlendirmek, millî beraberlik ve bütünlüğü pekiştirmek. Bu konuda, Atatürk şöyle diyor “Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz millet namını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona alelade bir kütle denir, millet denemez. Bir kütle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki bir toplumu gerçek millet haline getirirler’”. Özetle, Atatürk’e göre, kaynaşmış bir millet haline gelmenin, çağdaşlaşmanın, kalkınmanın, hür ve demokratik bir toplum olabilmenin en etkili aracı Dr. Turhan FEYZİOĞLU Atatürk Araştırma Merkezi Üyesi Kaynak
Yardımlaşma İle İlgili Özlü Sözler Canlılara yardım edene Allah da yardım eder. Yardımlaşmak, paylaşmak ve dayanışma içinde hareket etmek insanların birbirine olan samimiyetini ve güvenini artar. Muhtaç olan her kim olursa olsun ona el uzatmalı ve yardım etmeliyiz. Yardımlaşma ile ilgili sözler şunlardır * “İnsanlar birbirlerine yardım etmeyi çoktan bırakmış. Herkesin tek derdi vicdanını rahatlatmak. Sokakta mendil satan çocuğa para vermek bile zor gelir, onun yerine sosyal medyada mendil satan çocuğun fotoğrafını paylaşmak yeter onlara. “ Burak Aksak. * “Yardım etmek ve iyilik insanın doğasında olan bir değerdir. Onun için de çocuklar bunu iç motivasyonla yapar. Yani, sadece yardım etmiş olmak için yardım eder. Ama çocuklara yardım ettikten sonra ödül verilirse veya onlar övülürse, iç motivasyonun yerini dış motivasyon alır. Çocuklar dış motivasyon için yardım etmeye başlar. Dış motivasyon ortadan kalkınca yani ikinci deneyde ödül veya övgü verilmeyince, yardım etme davranışı da ortadan kalkar. Ödül ya da övgü alan çocuklar, bunlar ortadan kalkınca yardım etmeyi bırakıyor. Daha önce söylediği gibi iç motivasyonu ve tutumu öldüren ödül, burada da değerleri öldürüyor.” Özgür Bolat * “Mutluluğa gerçekten ulaşılacak şeyler için yardımlaşma kastıyla toplanan şehir, üstün şehirdir. Mutluluğa ulaşmak için kendisi sayesinde yardımlaşılan topluluk da, üstün topluluktur.” Farabi. * “Yaşamın en güzel özelliklerinden biri, kişinin önce kendisine yardımcı olmadan, bir başkasına yardımcı olamayacağıdır.” Ralph Waldo Emerson * “Her varlığa; yeteneğini, yapısını ve yazgısını gerçekleştirmesine yardım etmek, iyilik değil midir?” Frederic Amiel. * “Dostuna da düşmanına da yardım et; çünkü o zaman dostunla daha yakın dost, düşmanınla daha dost olursun.” Cledbul. * “Yapılan bir araştırmada iyilik yapmanın beyinde mutluluk hormonunun salgılanmasına neden olduğu tespit edilmiştir. İyilik yapan kişi kendini mutlu ve güvende hisseder, insanlar arasında güven duygusu, kendisinde ise yardımlaşma duygusu artar.” Nevzat Tarhan * “Her yardım, cennete doğru bir basamaktır. “ H . Ward Beecher * “Mucize olsun diye dua edeceğimize yardım etmek için ne yapabiliriz diye sormalıyız.” Yuval Noah Harari * “Dostlara acılarını paylaştığını göstermek; birlikte yas tutmakla değil, onlara yardım etmekle olur.”* “Yardımlaşma ve dayanışma, bir toplumun gelişmesi için güzel vesiledir.” Arthur Kesler * “Başkasına yararı dokunan insan en kusursuz insandır.” Sophokles * “Eğer hür bir toplum sayıca daha çok olan fakirlere yardım edemezse, sayıca az olan zenginleri de kurtaramaz.” John Kennedy * “Arkadaş el uzatıp seni yerden kaldırandır. Dost ise onu da aşağı çekeceğini bildiği halde sen daha düşerken el uzatandır.” Goethe * “Bazen yardım için uzanan bir ele karşılık vermelisin ve bazen her şeyi kendi başına yapamayacağını kabul etmek zorundasın.” Tess Gerritsen* “Tanrı, size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. Öyle ki bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, size acı verecek, sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır.” Lao Tzu * “İnsanın en iyi yardımı kendi kendisine yaptığı yardımdır”. Goethe * “Yalnız olan rahat görmez, yardımlaşan, yorulma bilmez.” Tatar Atasözü * “Bir başkasının yaşamasına yardım etmeyen yaşadığını bilemez.” Jackson Brown * “Gerçek yardımsever insan parasını değil, kendisini adayan insandır. Parasını bağışlayan insan gösterişten kaçınmamışsa, zamanla unutulur; ancak zamanını, gücünü ve gönlünü bağışlayan bir insan, insanlığın sevgi ve saygısını kazanır unutulmaz.” Samuel Smiles * “İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir.” Sabahattin Ali
Değerler Eğitimi "sorumluluk" değeri kapsamında okulumuz da pano süsleme çalışmaları ve sorumluluk değeri ile ilgili gezi ve ziyaret çalışması Hasan GÜN gözetiminde gerçekleştirildi. Yardımlaşma Nedir? Yardımlaşma; birlikte çalışmak ya da yardım etmektir. Takım çalışması gibi yalnızken yapamayacağımız şeyleri yeteneklerimizi ve enerjimizi birleştirerek çalışmaktır. Bizim yeteneğimiz ya da bilgimiz olmayan konularda yardım alıp, kendimize ait bilgi ve yeteneği başkasınınkiyle birleştirmektir. Yardımlaşmanın Faydaları ve Önemi Yardımla yoksullar korunmuş olur. Onlara yapılan maddi yardımlar, onların hırsızlık gibi kötü yollara sürüklenmesini engeller. Yardım yapanla yapılan arasında sevgi ve ülfet doğar. Yardımla topluma kazandırılan insanlar kin, hased, düşmanlık gibi kötü huylardan kurtulur, kimsenin malında gözü olmaz. Hz. Muhammed, müslümanlara yardım edilenin değil, yardım eden kişi olmalarını bildirmiştir. Sıkıntı zamanında müslümanlardan yardım, anlayış ve sevgi görenler, sıkıntılarını atlatınca, alan değil veren kişiler olmaya çalışacaktır. Zekât, sadaka ve diğer maddî yardımlar, müslümanların güçlü olmalarında, birlik ve beraberlik içinde bulunmalarında en büyük etkendir. Yardımlaşma, zenginle fakir, tokla aç arasındaki uçurumu kapatır ve sevgi, saygı bağı kurar. Yardımlaşmanın yaygın olduğu toplumlarda dostluk duyguları güçlü olur. Fakirlik ve bununla gelen dilencilik ortadan kalkar. Mutlu toplumlar, bireyleri sağlıklı olan toplumlardır. Değişik hastalıklardan dolayı vücudundaki bazı organlar çalışmayan insanlar normal hayat süremeyebilirler. Bazen başkalarının yardımına ihtiyaç duyarlar. İnsan tek başına yaşayamadığı gibi ihtiyaçlarını da kendi başına karşılayamaz. Dolayısıyla toplumdaki kişilerin birbirleriyle yardımlaşmaları ve dayanışma içerisinde olmaları gerekir. İhtiyacı olan insanlara para yardımında bulunmamız, iyi ve kötü günlerini paylaşmamız toplumdaki uyumu arttırır. Toplumun gücünün artmasıyla birlikte üzerimize düşen görevimizi de yapmış oluruz. Dayanışma Nedir? İnsan, doğası gereği toplumsal bir varlıktır. Yalnız yaşaması mümkün değildir. Birlikte yaşamanın gereği olan dayanışma ile insanlar yardımlaşmayı, birlikte iş yapmayı öğrenirler. Dayanışma sayesinde insanlar daha çabuk ve daha çok iş yapabilir. Atalarımız bu konuda "Bir elin nesi var, iki elin sesi var" diyerek, birlik, beraberlik ve dayanışmanın önemini vurgulamışlardır. Dayanışma toplumlar arasında, millet içerisinde ve milletlerarasında olabilir. Kurtuluş Savaşı yıllarında Türk Milleti´nin dayanışması ile düşman yurttan kovulmuş ve vatan tamamen kurtarılmıştır. Dünya´da ise, Birleşmiş Milletler buna örnek olarak gösterilebilir. Dayanışmanın Faydaları ve Önemi Toplumsal dayanışma toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir. Yaşamımızda toplumsal dayanışmanın çok önemli bir yeri olduğunu artık anlamamız gerekmektedir. Çünkü iyi yaşamamıza yardımcı olacak hareketlerden birisi dayanışmadır. İyi bir başarı için çevre faktörlerimizi de iyileştirmek zorundayız. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Çevresindeki tüm olaylardan direk veya dolaylı etkilenir. Bu etkileşme insana zarar verdiği gibi zirveye çıkmasına da yardımcı olur. Dayanışmalar sayesinde toplumlar ve ülkeler kalkınır. Kendi başarısızlığımız eğer bir toplum içinde olumsuz etki yapıyorsa oturup, düşünüp nerede neden hata yaptığımız irdelememiz gerekmektedir. Kısacası, birbirimizin gözünü oyacağımıza, pozitif dayanışma içerisinde olsak, hem kendimiz hem çevremiz hem de ülkemiz bundan faydalanacaktır. Bireylerin beraber hareket etmeleri elbette ülkemiz için çok faydalı olur, buna en güzel örnek Kurtuluş Savaşıdır. Birlik ve beraberlik içinde olan toplum kendi kendini yönetir, dışarıdan müdehalelere izin vermez. Karşılaşılan sorunlar daha çabuk çözülür ve gelişmek için gerekli şartlar kolayca aşılır. Kısaca Ülkemizin dünya ülkeleri arasında önemli bir yere gelmesi için, toplum olarak bir dayanışma fikir birliği içinde olmalıyız.
Yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili sözlerŞeytan siz fakirlikle korkutur ve size cimriliği telkin eder. Allah ise size katından bir mağrifet ve bir lütuf vaat eder. Allah her şeyi ihata eden ve her şeyi yarasına merhem sürüp önüne biraz dünyalık koymayacaksan, kırıp geçiren yılın darlığı içinde, zavallı yoksula “Nasılsın?” birbirine yardımdan el geçtikleri gün insanlık yok olur. Karşılıklı dayanışma olmazsa toplumlar SCOTTBir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey başkasının yaşamasına yardım etmeyen, yaşadığını iddia edemezMerry BROWNMinnet sahibinin ihtiyacını görmek, dostluk kapısının el BASRİDostuna da düşmanına da yardım et, çünkü o zaman dostunla daha yakın dost, düşmanınla da daha dost elinden tut ki sende düştüğün zaman tutacak bir el BAŞGİLÇoban, kurdun işine razı olursa, köpek yabancıya ÜMAMEDüşmanına bir şey vermek, dostundan bir şey almaktan daha Van MOSERYardım edeceğin kişiye bir şey demeden yardım ve dayanışma, bir toplumun gelişmesi için en güzel kör bir başka köre yol gösterirse ikisi HENRUsanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvetmend olan mazluma el çekmez el ki olmaya hayr-ı hasenatı, Verilmez ona cennet ilinin MISRUSacayağın ayağı üç olur, Birbirine güç olur, biri kulursa hiç Türkleri AtasözüGerçek Müslüman isen, yardımdan durma geri, Faydalı olamıyorsan, zararlı olma bariİsmail ÖZCANYalnız olan rahat görmez, yardımlaşan, yorulma AtasözüAllah yardım ederse kuluna her iş girer AtasözüKendine yardım etmeyene, Tanrı’da yardım ve takva için gece ve gündüz, gizli ve açık hayra sarf edenler var ya, onların mükâfatlarını Allah katındadır. Onlara korku yoktur, üzüntü de yardımlaştığı yerde işler yarım yardımı olmaksızın, hiçbir büyüğün başarıya ulaştığı görülmez. Be ne küçüğü büyütür, ne de büyüğü SENYalnız yiyen, felaket gününde de VEDAMüşterek felaketlerin ızdırabı SAFAEl kapılarında dilenci değilsin, bunun şükrane olarak kapıdan dilenciyi iyi görüyorsan vermeyi kötü AtasözüEkmeğini yalnız yiyen yükünü dişiyle Atasözüİnsan, dostlarının acılarına, onlarla bir olup ağlayıp sızlamakla değil, yardım ve bakımile fiilinden sonra dünyanın en güzel fiili yardım SUTTİNERKiminki, kalbinde vardır himmeti, Onun da güzellik olur GENCEHayat zaten yeterince kısa ve ıssız değil mi ki? Yolları birlikte kat edenler birbirine yardım etmesin mi?CHİLONAldığımız şeylerle geçici bir süre var olur, ama verdiğimiz şeylerle ebediyen LAVSONKardeşinin salını karşıya geçirmeye yardım et, göreceksin ki, sen de AtasözüKurbağadan yardım istenmektense boğulmak daha göz ağlasa, kör gözden yaş AtasözüMandaya dayanacak ağaç olursa kurtlara sala AtasözüBir mahalle de birisi açlık sebebiyle ölürse, o mahallenin hepsi onun katili olur.
yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili afiş